Bir kız çocuğunun iz bırakmadan ortadan kaybolması, Lejla’yı yıllar önce terk ettiği İsveç’in o sessiz ve içe kapalı kasabasına geri dönmeye zorlar. Ancak bu dönüş, bir ziyaret ya da nostalji yolculuğu değil; tamamlanmamış bir hikâyeye yeniden yazılacak bir sonun başlangıcıdır. Çocukken yeraltındaki bir cam kubbede tutsak edilen Lejla, o dönemin faili meçhul travmalarını zihninde taşımaktadır. Şimdi ise kaybolan küçük kızın olayında, kendi geçmişiyle birebir örtüşen detaylar vardır. Davranış bilimci ve kriminolog kimliğiyle kasabaya dönen Lejla, karşılaştığı her sessizlikte, her bakışta geçmişin yankılarını duymaya başlar. Kasabanın modern dünya ile gelenek arasında sıkışmış hali, yıllardır bastırılmış sırların yeniden yüzeye çıkmasına engel olamamaktadır.
Lejla, yalnızca yeni bir kayıp vakasını değil, kendi geçmişinin çözülememiş düğümlerini de çözmek zorundadır. Bir zamanlar onun hayatını altüst eden karanlık, şimdi başka bir çocuğun hayatını tehdit etmektedir. Eski polis ve aynı zamanda koruyucu babası olan Valter’in yardımıyla yürütülen soruşturma, kısa sürede kasabanın yüzeydeki sakin görüntüsünün altında bambaşka bir yapı olduğunu ortaya koyar. Her yeni ipucu, Lejla’yı hem kendi korkularıyla yüzleştirir hem de kasaba halkının karanlık sırlarına biraz daha yaklaştırır. Olaylar tekerrür etmektedir. Bu benzerlikler tesadüf değil, bilinçli bir tekrarın ürünü olabilir. Cam Kubbe artık sadece bir travma değil; karanlık bir oyunun merkezidir. Ve bu sefer, Lejla pes etmeyecektir.