Penny ve Gene, savaşın kıyısında, son bir sığınak arayışında Massachusetts'in derinliklerine çekilirler. Gene, savaşın acımasız çarklarında bir Amerikan pilotu olarak ağır yaralar almış, hayatta kalmaya çalışan bir adamdır. Penny ise, savaşın karanlık tarafında, OSS için görev yapan cesur bir ajandır. Aralarındaki bağ, geçmişteki zorluklarla örülmüş olsa da, her ikisi de birbirlerinin en büyük sırlarını taşıyan iki yabancı gibidir. Birbirlerine olan güvenleri, hayatta kalmanın en önemli anahtarıdır. Ancak, sığındıkları bu görünüşte huzurlu malikanede barışçıl bir yaşamın umutları kısa sürede silinir. Gerçek bir tehlike, onların farkında olmadığı bir yerden yaklaşmaktadır.
Malikâne, sıradan bir sığınak olmaktan çok, D-Day çıkartmasından önce çok önemli belgelerin çalındığı bir casusluk olayının tam ortasına yerleşmiştir. Her şey sessizce devam ederken, bir Nazi ajanının, çalınan belgeleri düşmana ulaştırma planlarını yapmaya başladığı ortaya çıkar. Penny ve Gene, bu casusun evlerinde olduğunu fark ettiklerinde, aralarındaki güven tamamen sarsılır. Her bakış, her konuşma, başka bir anlam taşımaya başlar. Gizli görevler, tehlikeli sırlar ve karanlık geçmişler, ikilinin hayatını tehdit eder. Zaman hızla tükenirken, ikisi de birbirlerinin güvenini sorgulamaya başlar. Birinin içindeki hainlik, savaştan daha tehlikeli bir hale gelir. Artık sadece savaşı değil, kimseye güvenmeyeceklerini de öğrenmek zorundadırlar.