Hiçbir detayın gözden kaçmadığı bir yaşam kurmak, Mert için sadece bir tercih değil, bir zorunluluktu. Kusursuz iş hayatı, saygın çevresi ve disiplinle örülü günleriyle dışarıdan bakıldığında örnek alınacak bir figür olarak görülmektedir. Ancak bu mükemmellik perdesinin ardında, her anı kontrol altında tutmaya çalışan, takıntılarla yoğrulmuş bir zihin gizlidir. Düzenin hâkim olduğu bu hayat, Beren’in gelişiyle sarsılır. Genç ve gizemli bu kadın, Mert’in zihninde bir saplantıya dönüşür. Onu elde etme arzusu, bir oyundan ziyade kusursuz planlarla örülmüş bir görev halini alır. Bu noktadan sonra Mert için geri dönüş yoktur.
Ancak Beren, sıradan bir kadın değildir. Geçmişi, Mert’in öngöremeyeceği kadar karanlık sırlar barındırmaktadır. Zamanla Mert’in ördüğü mantık duvarları çatırdamaya, içindeki karanlık taraf ise yüzeye çıkmaya başlar. Onu tanımaya çalıştıkça, kontrol edemediği duyguların pençesine düşer. Hayatını milimetrik planlarla yöneten Mert, Beren’in kaotik varlığıyla baş edemez hale gelir. Takıntıları, mantığını bastırır; tutkusu, tehlikeli bir saplantıya evrilir.