Sessizliğin hakim olduğu Blackwood Dağı'nda bir yıl önce kaybolan bir genç kızın ardında bıraktığı karanlık iz, yeni bir kâbusun başlangıcı olur. Melanie’nin ortadan kayboluşu, zamanla unutulmaya yüz tutsa da, ablası Clover için hiçbir zaman kapanmamış bir dosyadır. İçini kemiren bu belirsizlik, onu yanına birkaç yakın arkadaşını alarak Kanada'nın ıssız ve terk edilmiş kayak merkezine doğru ölümcül bir yolculuğa çıkmaya iter. Bu bölge, yalnızca soğuk ve rüzgârla değil, yıllardır dillendirilmeyen söylentilerle de ürkütücü bir atmosfere bürünmüştür. Oraya vardıklarında, ilk bakışta her şey donmuş bir zamanın parçası gibi görünür. Ancak bu yanıltıcı sükunet uzun sürmez.
Terk edilmiş ziyaretçi merkezine ulaştıklarında, varlıklarının fark edilmesi yalnızca bir an meselesidir. Kapkaranlık bir ormanın ortasında, adeta zamanın dışında kalmış bu yapının içinde onları bekleyen şey yalnızca cevaplar değil, aynı zamanda bir kâbusun ta kendisidir. Gençler, gece ilerledikçe maskeli bir yabancının kendilerini takip ettiğini fark eder. Ve asıl kabus da o anda başlar. Tek tek avlanmaya başlayan ekip, her ölümün ardından aynı geceye geri döndüklerini fark eder. Zaman tekrar tekrar başa sarar, ancak katil her döngüde daha hızlı, daha acımasız ve daha akıllı hale gelir. Artık sadece hayatta kalmak değil, döngünün gizemini çözmek zorundadırlar. Bu ölüm döngüsü bir oyun değildir. Ve bu oyundan çıkış yolu, sabah olmadan önce katilin durdurulmasıyla mümkündür.
Hayatta kalmak için zamanı alt etmek yetmez; korkunun kendisiyle yüzleşmeleri gerekir. Katil, sadece fiziksel bir tehdit değil, aynı zamanda geçmişin karanlık bir yankısıdır. Clover ve arkadaşları, bu lanetli vadiden kurtulmak istiyorlarsa, her saniyenin kıymetini bilmek zorundadır. Geri sayım başlamıştır...