Santiago'da bir parti, iki yabancının kaderini kesiştiren anı yaratır. Otuzlarında olan Daniela ve Bruno, birbirlerini tanımadan, anın heyecanıyla bir otel odasına doğru yönelirler. Her ikisi de bu geceden herhangi bir beklentiye sahip değildir; sadece o anın içinde kaybolurlar. Aralarındaki ilişki, tamamen geçici bir bağdan ibarettir. Bu geceyi sadece bir cinsel deneyim olarak görmelerine rağmen, birbirlerine hayatlarının en gizli köşelerini açmakta tereddüt etmezler. Gece ilerledikçe, korkularından, arzularından, gerçeklerinden ve yalanlarından bahsederler. Birbirlerine yabancı olan bu iki insan, sadece o odada bir bütün olurlar.
Ancak gece sona ererken, o otel odasında kurdukları bağ da sona erer. Şafak sökmeden önce, aralarındaki samimi paylaşım, geçici bir yakınlık olarak kalır. Birbirlerine söyledikleri her şey, günün ışıklarıyla birlikte kaybolur. O anın geçtiğini, her şeyin sadece anlık bir deneyim olduğunu kabul ederler. O geceye dair geriye kalan tek şey, bir anlık yakınlık ve iki yabancının arasında geçen bir yolculuktan geriye kalan duygulardır. Artık yalnızca birbirlerini hatırlayacaklar, ama o anın gerçekliği, her şeyden önce sona ermiştir.